can siir
Vazgeçtim
susmanın tadını öğretmek isterdim korkum beni unutabilmendi vazgeçtim sevmeyi aşkı
sen tattırmıştın ilk kez yüreğim kıpırdıyor,gözlerim parlıyordu mutluluktan
ayaklarım yere basmıyordu ayrılırken içimi yaktığını haykıracaktım kısa
mutluluğum aklıma geldi vazgeçtim hiç bir kimse senin yaptıklarını yapmadı özlemlerimi
bana sevgiyle sunmadı adıma şiirler şarkılar söylemedi gözyaşlarımın hesabını
soracaktım vazgeçtim bitti derken koca şehir susmuştu yürümeyi unutmuştum ,yalnızdım yarınlarımı
da alıp gitmiştin oysa isyan etmek geldi giderken ardından gözlerinde ki o bakış aklıma
geldi vazgeçtim ölümün varlığını unutmuştum yanımdayken sevgiye dalıp kendimi oyalarken buz
gibi yüreğimi ısıtmıştın ellerimi hep sıkı sıkı tutmuştun ağlamak
istedim ardından çılgınca ısıttığın yüreğim aklıma geldi vazgeçtim özlemleri
birleştirmiştik seninle hayaller kurmuş planlar yapmıştık hepsinin hesabını
soracaktım başkasını ait olduğun aklıma geldi VAZGEÇTİM
Sen...
sen diyerek başlıyorum sözlerime öyleişlemişsin ki bedenime ruhuma senden bir perdeyi
bağlıyorum gözlerime bembeyaz bulutlarserilmiş yoluma ben sana geliyorum
Beni Hatırla
sezsiz ve usulca aşkına karşılıkmışcasına bir sonbahar akşamında sevgiye
doyumsuzca kuşlar,kayalar şahit buna senin uğruna kıydım canıma benden geriye kalan
nedir diye sorduğunda bir demet sarı gül aşkıma ve koca bir ayrılık bıraktım
sana sevdiğinden ayrıldığında daima BENİ HATIRLA...
AŞKA VE SEVGİYE DAİR Aşk ikidir sevgi bir; Aşk yalan,sevgi gerçektir. Aşk sudur,sevgi susuzluk. Bu yüzden sevgi
hasrettir, Özlemektir,beklemektir. Asıl maharet: Susuzken suyu içmek değil Karşısına
geçip seyretmektir. Aşk haykırmaktır,sevgi ağlamak; Aşk açmaktır,sevgi katlamak. Sevgi
saklamaktır Yüreğini,gözlerini Ve de ellerini saklamak Bahar geldiğinde… Bir çiçeğe,yeşile,çimene
Aşık olamazsın ama seversin. Arkadaşına aşık olamazsın Ama seversin. Toprağa
fidanı aşkla değil Sevgiyle dikersin. Sevgi için ölünür,aşk öldürür. Aşk kıskançtır,nankördür
Sevgiyi öldürür. Aşk Kabil’dir,sevgi Habil. Aşkla sevgi aslında kardeştir
Seni Seviyorum
Ne güzel şey seni seviyorum demek Sevdiğini söyleyebilmek ne güzel
Her baharda gece gündüz her saniye Seni seviyorum Seni seviyorum Seviyorum seni diyebilmek ne güzel
Bir
kere sevdaya tutulmayagör Ateşlere yandığının resmidir Aşık dediğin mecnun
misali kör Ne bilsin alemde ne mevsimidir
Çünküsü yok nedeni yok sevmenin Zamanı hiç yok, dakikalar zaman
üstü Utangaç bir gecenin kucağında Yağmurlar vuruyor pencereme Aşkın vuruyor kalbimin
kıyılarına Gecenin bu çıldırtan yalnızlığında Aşkın ayak seslerinin
duyuyorum yüreğimde Ve hasretin içimde Seni seviyorum Sesinin duymak istiyorum uyumadan önce Sabahlara
kadar konuşmak Hiç kapatmamak telefonu Aynı düşlere uyumak sonra Ve uyanmak aynı güneşe
Bir kere sevdaya tutulmayagör Ateşlere yandığının resmidir Aşık dediğin
mecnun misali kör Ne bilsin alemde ne mevsimidir
Daha bir güzelleştim son günlerde Gözlerimin içi parlıyor
Kabıma sığdıramıyorum aşkı Gülmek geliyor içimden Sokaklarda koşar adım
yürümek Tanıdık tanımadık herkese selam vermek Merhaba ülkemin güzel insanları Hepinize
hepinize merhaba Sizi de seviyorum Yağmuru, denizi, kokusunu toprağın Gökmavisinde güvercinleri,
martıları Dağ eteklerinde gelincikleri seviyorum ateş kırmızısı Bin dallılarıyla
köy kızlarını Ve elleri hamur kokan anaları Hepsini sende seviyorum Seni seviyorum Bir
kenara mahsun çekilen içim Yemeden içmeden kesilen içim Sensiz/yarsız uykuyu haram bilen için Ayrılık
ölümün diğer ismidir
Senin sevdiğin gibi topluyorum saçlarımı Siyah kazağımı
daha çok yakıştırıyorum kendime Ve daha çok seviyorum limonlu çayı Senin sevdiğin herşeyi
seviyorum Türkülerini memleketinin Feneri ve kara kartalı senin için Davamızı ve şiiri sende
seviyorum Seni seviyorum İyi ki doğdun İyi ki varsın Doğum günün kutlu olsun Seni
çok seviyorum Seni çok seviyorum
Yaşamaksa seni sevmek Ben hiç ölmedim Seni seviyorum
Seni Seviyordum
Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı
aksam güneşi... Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi İnsan hergün anımsarmı
aynı gözleri SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının
arkasına düşüşü ve burnun, herkesden başkaydı işte... Güldüğü zaman yukarıya bakardı;
Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı... Ne güzeldiler sen bilmiyordun... BEN SENİ
SEVİYORDUM... Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara
çarpıyordu Geri dönüyordu, çoğalıyordu Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi,
herseyi erteliyişim oluyordun Kalp ağrısı oluyordun, Birlikte soluduğumuz sokak isimleri
oluyordun, Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk, Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen
tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk
Cesurduk... Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep
turuncu ve kızmızıydı bütün karanfiller... Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun... Sevinçlerim
oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra Yagmurlar
yağdı serin haziran aksamlarına Derken bir gün uzaktan gördüm seni... Saçların bana inat başın
herseye meydan okuyarak işte yine aynı Kalbimi acıttı her zaman ki gibi... Değiştik
sanıyordum ve sen yine bilmiyordun Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme
en
Birisi
Bir şey var aramızda Senin bakışından belli Benim yanan
yüzümden Dalıveriyoruz arada bir İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki Gülüşerek
başlıyoruz söze Bir şey var aramızda Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek Fakat ne kadar saklasak
nafile Bir şey var aramızda Senin gözlerinde ışıldıyor Benim dilimin ucunda
Sevdamsın kara gözlüm Aşkımsın huzur saçlım Hüzün tenli canım Mürdüm
dudaklım
Sen benim için çölde bir kaynak, Kutuplarda bir barınak, İnceliğin,zarafetin
bir sığınak Mutluluktan içtiğim bir bardak şarap
Beyazın kendini siyah göreceği,
O bembeyaz kardan elbiseni, Meleklerin kendini şeytan göreceği, O kristal yüreğini Al gel bana.
Asaletin, hanımefendiliğin, Daha ne isterim? İşte sevdiğim, işte kadınım!
...
ÖZLEDİM
Çay bardağında Bırakılan dudak payı Kadar bile Uzak kalamam Gözlerine
Yakın olsun isterim Ellerime ellerin Yanındaki beton binaya Yaslanması gibi Köhne bir
evin
Seni bir çivi Gibi çaktım Çünkü beynime Ve toplayıp Bütün kerpetenleri Attım
denize
Aşk İki Kişiliktir
Değişir rüzgarın yönü Solar ansızın
yapraklar; Şaşırır yolunu denizde gemi Boşuna bir liman arar; Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini; İçinde biriken zehir Sadece kendini öldürecektir; Ölümdür
yaşanan tek başına Aşk iki kişiliktir.
Bir anı bile kalmamıştır Geceler
boyu sevişmelerden; Binlerce yıl uzaklardadır Binlerce kez dokunduğun ten; Yazabileceğin
şiirler Çoktan yazılıp bitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki
kişiliktir.
Avutamaz olur artık Seni bildiğin şarkılar; Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar; Bir hançer gibi çeksen de sevgini Onu ancak öldürmeye yarar: Uçarı kuşu
sevdanın Alıp başını gitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk
iki kişiliktir.
Yitik bir ezgisin sadece, Tüketilmiş ve düşmüş, gözden. Düşlerinde
bir çocuk hıçkırır Gece camlara sürtünürken; Çünkü hiç bir kelebek Tek başına yaşayamaz
sevdasını, Severken hiçbir böcek Hiç bir kuş yalnız değildir; Ölümdür yaşanan tek
başına, Aşk iki kişiliktir.
Seviyorum Seni
Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi Geceleyin ateşler içinde
uyanarak ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi Ağır posta paketini neyin nesi belirsiz telaşlı,
sevinçli, kuşkulu açar gibi Seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi İstanbul'da yumuşacık
kararırken ortalık içimde kımıldayan birşeyler gibi Seviyorum seni Yaşıyoruz çok
şükür der gibi.
Ben Sana Mecburum
Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum
Ağaçlar
sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o elazıg mudur? Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura
ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor Durup köşe başında
deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam
ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun
Belki Haziranda mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor
kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telâş
içindesin Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında
belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla
başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin..
CaN
|